DANIŞTAY
16. DAİRE
ESAS NUMARASI : 2015/14032
KARAR NUMARASI : 2015/1790
İSTEMİN ÖZETİ : Ankara 1. İdare Mahkemesinin 25.12.2014 tarih ve E:2014/1572, K:2014/2294 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması istenilmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : Evrim Karamanlıoğlu
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ : 2802 sayılı Kanunun 50. maddesi uyarınca yurtdışında görevlendirilecek hâkim ve savcıların belirlenmesi ve görevlendirme süresinin uzatılması konusunda takdir yetkisine sahip bulunan Adalet Bakanlığı, yukarıda açıklanan nitelikteki bir görevlendirmenin süresinin uzatılmaması ya da bu görevlendirmenin sonlandırılması (kaldırılması) konusunda da takdir yetkisine sahip olduğundan, Adalet Bakanlığı’nın anılan yurtdışı görevde belli bir kişiyi görevlendirmesi hususunda yargı kararı ile zorlanması olanaklı olmadığı gibi aynı şekilde, daha önce yapılmış bir görevlendirmeyi kaldırmaması hususunda da yargı kararı ile zorlanması mümkün değildir. Daha önce takdir yetkisine dayanılarak anılan yurtdışı görevde görevlendirilen ve 3 yıllık görev süresinin dolmasından kısa süre önce yine takdir yetkisi uyarınca görev süresi uzatılan davacının, aynı yöntemle (yetki ve usulde paralellik ilkesi) görevlendirmesinin kaldırılarak yerine başka bir kişinin yurtdışında görevlendirilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onaltıncı Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
Dava, Dışişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı arasında düzenlenen protokol uyarınca, Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Daimi Temsilciliği’nde (Brüksel) 3 yıl süre ile görevlendirilen davacı tarafından görevlendirmesinin kaldırılarak yerine başka bir kişinin görevlendirilmesine ilişkin Adalet Bakanlığı’nın 24.04.2014 tarih ve 21646783 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Ankara 1. İdare Mahkemesinin 25.12.2014 tarih ve E:2014/1572, K:2014/2294 sayılı kararıyla; davalı idarece davacının atanmasını gerektirecek herhangi bir ihtiyacın ortaya konulamadığı, davacının yeterliliğini veya başarısını kusurlandıracak nitelikte hukuken geçerli, objektif bir bilgi veya belgenin dava dosyasına sunulmadığı ve dava konusu işlemin salt 2802 sayılı Yasa’nın 50. maddesi uyarınca takdir yetkisine dayanılarak tesis edildiği anlaşıldığından, davacının görevlendirmesinin sona erdirilmesine ilişkin işlemin kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun “Yurtdışında Görevlendirme ve Mali Haklar” başlıklı 50. maddesinde; (Değişik: 08.08.2011-650 s. K.H.K/20.Md.) (Değişik birinci fıkra: 15.02.2014-6524/2 md) “Hâkim ve savcıların, dış temsilciliklerde, uluslararası mahkeme veya kuruluşlarda muvafakatleri alınarak görevlendirilmesi Bakanlık tarafından yapılır. Birinci fıkra uyarınca yapılacak görevlendirmeler üç yılı aşamaz. Bu süre gerekirse en çok bir katına kadar uzatılabilir. Uluslararası mahkeme veya kuruluşların kadrolarında görev alacak hâkim ve savcılara, birinci fıkrada öngörülen usule göre verilecek onayla, her üç yılda yenilenmek kaydıyla, yirmibir yıla kadar aylıksız izin verilebilir. Bunlardan hâkimlik ve savcılık mesleğine geri dönmek isteyenler, görevlerinden ayrıldıkları tarihten itibaren onbeş gün içinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna başvurmaları halinde, Kurul tarafından başvuru tarihinden itibaren otuz gün içinde mükteseplerine uygun bir göreve atanırlar. Süre geçtikten sonra başvuranlar, görevden çekilmiş sayılarak haklarında 40. madde hükümleri uygulanır. Bu görevlerde geçen süreler hâkimlik ve savcılık mesleğinde geçmiş sayılır, ilgilinin kademe ve derece ilerlemesinde dikkate alınır ve 49. maddede öngörülen mecburi hizmetten düşülür. Dış temsilciliklerde, uluslararası mahkeme veya kuruluşlarda Bakan onayıyla görevlendirilenlere, sadece gittikleri ülkelerde sürekli görevle bulunan aynı derecede ve kademeden aylık alan Dışişleri Bakanlığı meslek memurlarına ödenmekte olan yurtdışı aylığı ile emsal katsayı uygulanmadan transfer edilecek ödemeler aynı usul ve esaslar çerçevesinde verilir; bu görev dolayısıyla yurtiçi aylığı dâhil başka bir ödeme yapılmaz. (Ek cümle: 17.04.2013-6460/8 md) Ancak, bu madde kapsamında yurt dışında görevlendirilen hâkim ve savcılar, 10.02.1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 10. maddesi, 07.07.2010 tarihli ve 6004 sayılı Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 16,17 ve 18. Maddeleri ve yılı merkezi yönetim bütçe kanununda öngörülen yurt dışı kira katkısından aynı usul ve esaslar dâhilinde yararlandırılırlar. 49. madde ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının, Adalet Bakanlığı Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü bünyesinde Tetkik Hâkimi olarak görev yapmakta iken, 30.11.2010 günlü Bakan Olur’u ile 20.12.2010 tarihinden itibaren 3 yıl süre ile Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Daimi Temsilciliği’nde (Brüksel) görevlendirildiği, 08.08.2011 tarih ve 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 20. maddesiyle 2802 sayılı Kanunun 50. maddesinde yapılan değişiklik gereğince 14.10.2011 tarihli Ek Görevlendirme Onayı alındığı, Dışişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı arasında imzalanan 12.04.2012 tarihli İşbirliği Protokolü çerçevesinde 19.11.2013 tarihli Bakan Olur’u ile 2802 sayılı Kanunun 50. maddesi gereğince görev süresinin 20.12.2013 tarihinden itibaren 3 yıl süre ile uzatıldığı, 24.04.2014 tarihli Bakan Olur’u ile davacının anılan yurt dışı görevlendirmesinin kaldırılarak yerine başka bir kişinin 3 yıl süreyle görevlendirilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, bu arada Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesinin 12.06.2014 günlü, 1357 sayılı kararı ile davacının Manisa Hâkimliğine atamasının yapıldığı anlaşılmıştır.
Hâkim ve Savcıların 2802 sayılı Kanun’un 50’nci maddesi uyarınca dış temsilciliklerde, uluslararası mahkeme veya kuruluşlarda görevlendirilmesi sırasında bu görevlerin gerektirdiği yabancı dil bilgisi, hukuk formasyonu, mesleki yeterlilik, temsil kabiliyeti vb. diğer kriterleri taşıyan hâkim ve savcılar arasında sınav veya puanlama gibi nesnel bir seçme yönteminin uygulanması suretiyle görevlendirilecek kişinin belirlenmediği, belirlemenin anılan Yasa hükmü ile davalı Bakanlığa tanınan takdir yetkisi kapsamında yapıldığı görülmektedir. Nitekim davacının anılan yurtdışı görevde görevlendirilmesi ve görevlendirme süresinin uzatılması sırasında da aynı yöntemle belirleme yapıldığı görülmektedir.
Bununla beraber, dava konusu işlemin tesis edildiği dönemde Avrupa Birliği Daimi Temsilciliğinde Adalet Bakanlığı’na tahsis edilmiş bir kadro bulunmadığından, yapılan işlemin bir atama işlemi olmaması, yurtdışında geçici görevlendirme niteliğinde bir işlem olması nedeniyle, söz konusu yurtdışı görevlendirme işleminin, görevlendirilen kişiler yönünden bir müktesep hak oluşturması hukuken olanaklı değildir.
Bu durumda; 2802 sayılı Kanun’un 50’nci maddesi uyarınca yurtdışında görevlendirilecek hâkim ve savcıların belirlenmesi ve görevlendirme süresinin uzatılması konusunda takdir yetkisine sahip bulunan Adalet Bakanlığı, yukarıda açıklanan nitelikteki bir görevlendirmenin süresinin uzatılmaması ya da bu görevlendirmenin sonlandırılması (kaldırılması) konusunda da takdir yetkisine sahip olduğundan, Adalet Bakanlığı’nın anılan yurtdışı görevde belli bir kişiyi görevlendirmesi hususunda yargı kararı ile zorlanması olanaklı olmadığı gibi aynı şekilde, daha önce yapılmış bir görevlendirmeyi sürenin sonuna kadar devam ettirmesi hususunda da yargı kararı ile zorlanması mümkün değildir.
Bu itibarla; daha önce nesnel herhangi bir seçme kriterine tabi tutulmadan salt takdir yetkisine dayanılarak anılan yurtdışı görevde görevlendirilen davacının, takdir yetkisi kullanılarak aynı yöntemle (yetki ve usulde paralellik ilkesi) görevlendirmesinin kaldırılarak yerine başka bir kişinin yurtdışında görevlendirilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle Ankara 1. İdare Mahkemesinin 25.12.2014 tarih ve E:2014/1572, K:2014/2294 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.